Yeni Cami

İstanbul’da Yeni Cami ismi, ilk defa Fatih Camiine verilmiştir. Diğer bazı camiler de bu ismi almışlarsa da Eminönündeki muhteşem eser bu ismi muhafaza etmiştir. Bu camiin ilk banisi Murat III. zevcesi ve Mehmet III.’ün annesi Safiye Sultandır. Planını, Mimar Davut Ağa yapmıştır. 1597 senesinde temel atmak üzere hazırlanmış olan Sadırazam Hasan Paşa’nın azil haberi gelmiş ve bu sebepten temel atılması beş altı ay taahhür etmiş; ne çare ki bir ay sonra da Mimar Davut Ağa vefat etmiştir. Onu, Mimar Dalgıç Ahmet Ağa istihlaf ile inşaat 1603 senesine kadar devam etmiş ise de, Mehmet III.’ün ölümüyle Safiye Sultanın eski saraya nakli üzerine yapı 50 yıl kadar yüzüstü kalmakla beraber bu civardaki büyük bir yangından da bina daha perişan oluyor. Nihayet Dördüncü Mehmedin annesi Hatice Turhan Sultan mabedin ikmalini Mimar Mustafa Ağa’ya havale ettiğinden, cami kasır, darülhadis, mektep, çarşı, sebil ve türbeden mürekkep bu külliye, cümle kapısı kitabesinde de belirtildiği veçhile ( 1074) 1663’te ikmal edilmiştir.

Yeni Camiin hususiyetlerinden en mühimi bu muazzam binanın deniz kenarında yapılmış olmasıdır ki tarihlerimiz bu ciheti “sahili bahirde dağ eteği mahal olmakla leylünehar tulumbalarla değirmen dönerek mebzul surette su boşaltılıyordu; acayibi eseri has nümunei devran olacaktır” denilmektedir.

Binanın temeli, Mimar Sinan’ın Büyük Çekmece köprüsünde yaptığı gibi kazıklar çakılmak ve birbirlerine kurşun kuşaklarla bağlanmak suretile meydana getirilmiştir. Yeni Cami planı itibariyle, Sinan ekolüne mensup olup bilhassa Şehzade Camiinden tesir aldığı ve Sultanahmet Camiine de tesir ettiği görülmektedir.

Yenicamiin geniş bir dış avlusu ve müteaddit kapıları bulunduğu ve bu suretle bu muhteşem mabedin sükun ve huzuru temin edildiği malumdur. Ne çare ki dış avlu duvarları tedricen yıktırılmış ve kalan bir kısmı ile bir kapısı da Mısır Çarşısı restore edildiği sırada yok edilmiştir. Kezalik ilk mektep ile darülhadis de yıkılmıştır ki bunların yerinde şimdi İş Bankası bulunmaktadır.

Camiin şadırvan avlusu, 20 sütuna müstenit 24 kubbeli ve üç kapılıdır. Son cemaat yeri duvarları Süleymaniye’de olduğu gibi çinilidir. Ortada nefis bir şadırvanı bulunmaktadır. Camiin planı kare olup merkezi kubbe, dört yarım kubbe dört filayağına müstenittir. Dört köşede dört kubbesi vardır, arazi münhat olduğun muslukları ve onun üstünde galeriler bulunmaktadır. Camiin içerisine girildiği zaman kubbe ve yarım kubbeler, kemerler bir sonsuzluk hissi verir. Camiin duvarları, filayakları da dahil olmak üzere, kubbe kemerlerini çevreleyen silmelere kadar çinilerle bezelidir. Ancak bu çiniler camiin ikmal zamanına tesadüf eden devre aittir. Camiin yazılan Tenekecizade Mustafa Çelebi hattıyladır. Hünkar mahfeli altında bulunan sarı taş sütun için güya Hanya fatihi Sinan Paşa’da altın bir direk bulunduğu haber verildiği ve Paşanın inkarı üzerine katlettirildiği ve evinin bahçesinde toprak altından bu sarı sütunun bulunduğu rivayet edilir.

Mabet haricen de irili ufaklı kubbeler, kubbecikler ile pek hareketli ve nisbetli olup üçer şerefeli iki minaresi bu güzelliği tamamlar.

Hünkar mahfeli-Vezir kapısı denilen methalin parmaklıkları ve kapı taçları ayn birer sanat varlığıdır.

 

İstanbul Camileri Tahsin Öz

Yeni CamiMurat KAYA