Antalya Kaleiçi

YİVLİ MİNARE KÜLLİYESi :

Antalya’nın en tanınmış altı eserini bir araya toplamış olan Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan ve külliyeye de ismini veren Ulu Cami’in 1. Alaaddin Keykubat zamanında 1219 – 1236 tarihleri arasında eski bir Hristiyan yapısının üzerine yeniden yapılmış olduğu bilinmektedir.

Camiin mimarisinden ziyade, hemen yanında bulunan muhteşem minaresinden dolayı büyük şöhret kazanmış olan eser külliyenin aynı zamanda en büyük yapısıdır. Cami enine dikdörtgen planda dıştan çok sade bir yapıdır. Biri Kuzeyde diğeri Batı cephede olmak üzere iki basık yay kemerli kapısı bulunan eserin üst örtüsü 6 kubbeli olup bedestenleri andırmaktadır. Beden duvarları badanalı bir sıva tabakası ile kaplanmış olan eserin üstü içten spoli başlıklı sütunlar ve bu sütunlar üzerindeki kemerlerin taşıdığı kubbelerle örtülmüştür. Duvarlar pahlı saçak silmeleri ile nihayetlenmekte olup, beden duvarlarındaki pencereler birbirinden farklı ebatlarda dikdörtgendir. Doğu cephedeki giriş kapısı üzerinde sivri kemerli niş içinde kitabe yer alır.

Camiin üst örtüsünü teşkil eden altı kubbeye ilaveten Batı cephede boydan boya uzanan beşik tonoz dolayısiyle eserin eski bir kiliseden camiye çevrildiği söylenmekte ise de, aslında orta kubbe üzerindeki fener ile, kubbeli Ulu Camilerin tipik bir örneğini teşkil etmektedir.

Boyuna uzanan orta aks üzerinde 6 sütun, enine olarakta 3 aks halinde ve her aksta 3 er sütun olmak üzere 13 sütun üst örtüyü taşır. Esere bugünkü adını veren Yivli minare, caminin doğu cephesinde ve camiden bir kaç metre açıkta tek başına yapılmış olup büyük abidevi değeri bulunmaktadır.

Blok kesme taştan yapılmış kaidesinin üstü tamamen tuğladandır.

Geniş ebatta bir kaidesi olan minarede gerek pabuç ve gerek gövde ilgi çekicidir. Kaidenin üst köşeleri pahlanarak, kareden sekizgene geçilmiş ve üçgen pahların kenar profilleri bariz şekilde belirtilmiştir.

Kaidenin dört kenarı ortasına kare nişler içine mozaik tekniğinde lacivert ve firuze renkli çinilerle «Allah» ve «Muhammed» isimleri yazılmıştır.

Pabuç kısmı kaide üzerinde bir tuğla ve iki beyaz taş kuşaktan sonra yer almakta olup 8 kenarlı ve tamamı perdahlanmış tuğlalardan yapılmıştır. Her kenarda kenar profilleri dikdörtgen olan nişler içinde sivri kemerler ve bu kemerler üzerinde yatık dikdörtgen nişler yer almakta, sekizgenin köşelerinde tuğlalar yuvarlatılarak köşelerin keskinliği giderilmiş bulunmaktadır. Eski fotoğraflarından ve bugünkü izlerinden nişlerin içinin çini ile süslü olduğu anlaşılmakta ise de bugün bir sıva tabakası ile kaplanmış, sadece doğu cephedeki niş içine bir kitabe parçası yerleştirilmiş bulunmaktadır.

Üç sıra tuğlayı takiben başlayan minare gövdesi altta tuğla profillerle ayrılmış silindirik kuşaklar halindedir. Yivli kısmın başladığı yerden yivli olarak devam eden bu kuşakların da çini ile kaplı olduğu eski fotoğraflarında bariz olarak görülmektedir.

Pabuç kısmının sekiz kenarında her kenarına tekabül eden yarım silindirik yivlerde tuğla sıraları arasında kare çinilerin bulunması gerekmekte ise de, bugün için sadece derzler görülmektedir. Yarım silindirik iki yivin birleştiği yerde boyuna küçük tuğla köşeler minareye ayrı bir güzellik vermektedir.

Gövde üzerindeki taş şerefenin alt kısmı mukarnaslarla süslenimlştir, Şerefe üzerinde petek silindirik ve çok kısa olup gene küçük bir külahla nihayetlenmektedir.

ULU CAMİİ MEDRESESİ :

Yivli Minare Külliyesinin ikinci büyük binasını teşkil eden medrese, avlunun girişe qöre sağ tarafında kalmaktadır. Tarihi kesin olarak bilinmeyen bir Selçuklu eseri olan bina muhtemelen XIII. yüzyıl içinde yapılmıştır.

İsmi tam olarak bilinmeyen medrese, Yivli Minare Camii avlusunda yer almış olmasından dolayı aynı isimle tanınmaktadır. Bugün yarı harap vaziyette olan medresenin cephesi onarılarak yenilenmiş ise de eyvan ve avlu etrafındaki odalar harabe halinde bulunmaktadır.

Dört eyvanlı medreseler gurubuna dahil olan yapının, planı tam bir dikdörtgen teşkil etmekte olup güney cephede portal beden duvarlarından ileri çıkmakta ve kesme taştan yapılmış Güney cephede ileri çıkıntı teşkil eden portalin ön kısmı yeniden onarılırken tezyinatsız sade profiller halinde yapılmak suretiyle, yeni onarılan kısımlar belirtilmiş bulunmaktadır. Sivri kemerli büyük portal nişinin iki yanında bulunan mihrabiyeler beş kenarlı nişler şeklinde ve üzerleri mukarnaslıdır. Basık yay kemerli giriş kapısının üst kısmından başlayan mukarnaslar portal nişinin içini tamamen doldurmaktadır. Kapı kemeri üzerinde çok silik vaziyette medresenin inşa kitabesi dört satır halindedir.

Ana giriş kapısını takiben yer alan eyvanın yanındaki dikdörtgen hücrelerin sadece temel duvarları kalmış bulunan medresede, iç avlu dikdörtgen şeklinde olup Doğu ve Batı kenarlarda sütunlu revakların bulunduğu kalıntılarından anlaşılmaktadır.

Girişin tam karşısında sivri beşik tonozlu ana eyvan yer almaktadır. Kuzey kısmı, arazi şekli dolayısı ile bir tepeye yaslanmış olan medresenin ana eyvanının sol köşesindeki hücre enine olmasına mukabil sağ köşedeki boyuna olup, köşe hücresi ile eyvan arasına sivri beşik tonoz ile örtülü küçük bir hücre sıkışmıştır. Doğu ve Batı cephelerin ortasındaki giriş bölümlerin de eyvan olduğuna mutlak nazarı ile bakılabilir. Böylece yanlarda köşe hücreleri ile eyvanlar arasında birer hücre daha bulunmaktadır.

Diğer yandan medresenin Kuzey eyvanı ortasında alt kısmı oyuk bir nişin olması vaktile burada bir selsebilin bulunduğu ihtimalini düşündürmektedir. Antalya’nın suyu bol bir memleket olması ve su kanallarının şehrin ortasından akması bu ihtimali kuvvetlendirmektedir. Medrese avlusunda yapılacak küçük bir hafriyat bu hipotezi ortaya çıkaracaktır.

ATABEY ARMAĞAN MEDRESESİ:

Yivli minareli medresenin karşısında bulunan ve Külliyenin üçüncü binası olan Atabey Armağan Medresesinin, kapısı üzerindeki kitabesinde 637 H. (1239) tarihinde II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Atabey Armağan tarafından yaptırıldığı kaydedilmiştir.

Yivli Minare Camii avlusunda bugün sadece bir kapısı ile temel izlerinin bir kısmı kalmış olan medrese hakkında fazla birşey söylemek mümkün değildir. Gayet sade olan portalin iki kenarını üçgen ve yarım yıldız motiflerinden kabartma bir bordür çevreler. Geniş ve basık yay kemerli kapının üzerinde diğer eserlerin bir çoğunda olduğu gibi üst kısmı yuvarlak altı satır halinde yazılmış kitabe taşı yer alır. Medresenin içinde kazı yapılıp temelleri ortaya çıkarılmadıkça planı hakkında fazla bir şey söylenemez.

ATABEY ARMAĞAN MEDRESESİ KİTABESİ

1 – El-Mülkü li’l-llahi
2 – Emre bi’imareti’l-medreseti’l-mübareke
3 – Fi devleti’s-Sultani’l-a’zmıllu’l-llahi fi
4 – El-alem Giyasüd-Dünya ve’d-Din’i Ebul-Feth Keyhüsrev bin Keykubad
5 – Emirü’l-Mü’minin fesellemehu ve Hallede’l-llahu Sultanehu el’-abdu’z zaif
6 – El-muhtac ila ra~meti Rabbini Atabek ce’alehu bunyad fi sene seb’a selasine sittemi’e 631(1239)

ZİNCİRKIRAN MEHMET BEY TÜRBESi :

Yivli Minare külliyesi avlusunda yer alan 5 nci eser Zincir Kıran Mehmet Bey Türbesidir. Selçuklu kümbetleri tarzındaki türbenin kitabesinden 779 H. (1377) tarihinde yapılmış olduğu anlaşılır.

Mevlevihanenin doğusunda bulunan küçük terasta kurulmuş olan türbe kare kaide üzerine sekizgen planlı olup tamamı kesme taştan yapılmıştır. Sekiz kenarlı prizmatik gövde üzeri gene sekizgen piramit taş bir külah ile örtülmüştür. Sekizgen gövdenin 7 yüzünde birer dikdörtgen pencere yer almakta 8 ci kenar olan Güneybatı kenarda türbeye giriş kapısı bulunmaktadır.

Beden duvarlarından hafif çıkıntı teşkil eden giriş kapısı pahlı profillerle çevrilerek dikdörtgen bir niş meydana getirmekte olup, niş içinde basık yay kemerli giriş kapısı bulunur. Geçmeler halinde yapılmış olan kemer taşlarının üzerini 3 adet rozet süsler. Üstte kapı genişliğince iki satır halinde kitabe yer alır.

Beden duvarlarının saçaktan bir metre kadar altında ve her kenarda, pencerelerin üzerine gelen birer rozet duvarları süslemekte, ve kapı üzerindeki, diğerlerinden farklı olarak taştan bir halka halinde yapılmış bulunmaktadır. Bu halkanın Mehmet beye lakabını veren bilek kuvvetiyle koparmış olduğu zincirin asılması için yapıldığı kabullenilmekte ise de halka biraz mübalağalıdır. Esasen buraya sembolik olarak konmuştur.

iç mekan dıştaki kesme taş işçiliğinden farklı olarak tamamen kireçli bir sıva tabakası ile kaplanmıştır. 8 köşedeki küçük ve içleri dilimli küçük trompçuklarla kubbeye geçilmekte olup türbe içten kubbeli dıştan piramit taş külahlıdır.

Türbe içinde 3 sanduka bulunmakta ve bazı kayıtlara göre sandukaların haç şeklinde Selçuklu çinileri ile kaplı olduğu bilinmekte isede bugün sandukalar çinisizdir.

ZİNCİR KIRAN MEHMET BEY TÜRBESİ KİTABESİNİN TÜRKÇESİ

1- Allah’tan başka herşey helak olucudur. Devlet, dini ve dünyanın savaşçısı, alim ve fikirlerin terbiyecisi, büyük emir Mahmut Yunus Bey oğlu Mehmet’e

2 – 779 H. (1377) senesi Şaban ayının sonlarında merhum ve mağfur. Emirzade Ali için – Allah kabrini nurlandırsın, şu şerife kubbenin (Türbenin) inşasını emir etti, Mülkü halkı ebedi olsun.

NİGAR HANIM TÜRBESİ :

Şahzade Korkut’un Annesi Nigar Hanıma ait olduğu rivayet edilen ve Mevlevihane ile Yivli Minare Camii arasındaki terasta bulunan türbe altıgen planlı olup su basman kısmının üzerinde yontma taştan ve taşlar arası derzli olarak yapılmıştır. 1961 yılında yapılan onarımlar esnasında duvarları tamamen yenilenmiş olan eserin eski durumunun ne sekide olduğu bilinmemektedir. Beden duvarlarında yer yer devşirme mermer malzemenin de kullanılmış olduğu türbede saçak kenarları pahlı taş silmelerle nihayet bulmaktadır. Mekanın üzerini 6 kenar ortasında birleşen ve her kenarda üçgen yüzeyler meydana getiren piramidal kiremitli bir çatı örtmektedir. Güney cephede dikdörtgen bir niş içine alınmış olan giriş kapısı mermerden ve basık yay kemerlidir.

Türbe içinde sonradan yapılmış olduğu anlaşılan ve Nigar Hanıma maledilen bir kabir bulunmaktadır.

Antalya KaleiçiMurat KAYA