Afyon Ulucamii

Selçuklulardan günümüze gelen ahşap cami. Hicri 671 (1272) tarihinde yaptırılımıştır. Hicri 742 (1341) de Karamanlılar tarafından tamir edilmiştir. Mihrap bordüründeki Ayetel Kürsi nin sonuna eklenen ve caminin mimber kapısına hak edilmiş olan kitabeden minberi yapanın Emin Haç Bey adında bir sanatkar olduğu anlaşılıyor. Buradaki (Su) işareti siyah rakkamlardan olup, Ebcette 70 demektir. Buna nazaran minber 671 H. (1272) tarihinde yapılmıştır. Gene caminin Batı tarafındaki kapı üzerinde mermer taş üzerindeki kitabede : Ali Bin Sivastos adı geçmektedir ki, bu şahıs Selçuklu ümerasındandır. Babası Fahreddin Sivastos da İzzettin Keykavus’un ümerasındandır. Bu kitabe Afyonkarahisarı bir müddet ellerinde tutmuş olan Sahip Ata Oğularından Nusrettin Ahmet zamanında konulmuşturki kitabeyi koyanın Nugisettin Emin İsa Bin Muzafferüddin ile Nusrettin Ahmet olduğu zannedilmektedir. Emin Nusrettin Ahmet’in babasının adı Mehmet olup, bu şahsın Sahip Atazade Tacettin Hüseyin Oğlu Şemsettin Mehmet olması lazım gelmektedir. Böylece cami’in muhtemelen Hicri 671 (1272) yılında veya bu tarihten biraz evvel yapılmış olabileceği zannedilmektedir.

Eser, muntazam dikdörtgen planda olup dışta moloz taştan beden duvarları üzerine düz damlı olarak inşa edilmiş bulunmaktadır. Gayet büyük ölçüdeki camiin duvarlarının alçak oluşu esere monümental bir görünüş kazandırmamaktadır. Camiin, biri kuzeyde diğeri Batıda olmak üzere iki giriş kapısı vardır. Beden duvarları tamamen moloz taştan yapılmış, fakat üç sıra kesme taş hatıllarla üç bölüme ayrılmıştır. Caminin Batı yönde sivri kemerli dört penceresi bulunmaktadır. Buna mukabil Kuzeyde de gene dört pencere yer almaktadır. Ancak bu pencereler batı yöndekilerden ayrı olarak daha küçük ve dikdörtgendir. Diğer taraftan kuzeydeki pencereler camiin beden duvarlarının üst kısmında ve saçak altındadır.

Camiin bu yöndekı duvarlarının üst hizasında dışarı doğru çıkıntı teşkil eden ve dam sularının boşaltılmasına yarıyan çörtenler yer almaktadır. Evvelce üst örtüsü düz toprak damlı olan Ulu Camiin, bu gün modern malzemeden faydalanılarak üst örtüsü, orta kısmı hafif piramit şeklinde yükseltilerek meyilli bir durum kazandırılmış ve saçla kaplanmıştır. Kuzey cephe de, kuzey batı köşeye daha yakın olarak açılmış bulunan camiin esas girişi mermer söveli ve çift kanatlı bir kapı halindedir. Kuzeydeki bu g.irişin, sağında bu gün dahi geçirdiği ufak tamirlerle durumunu muhafaza eden minare yer alır. Camie bitişik olarak yapılmış bulunan minare, cami duvarlarından 5 kenarlı bir çıkınn teşkll etmekte ve beden duvarları saçak hizasına kadar üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taştan kaidesi ile devam ettikten sonra gene kesme taştan kordon şeklinde bir bordür ile nihayete ermektedir. Kaideden minare gövdesine tuğladan üçgen intikallerle geçilmekte ve bir kordonu takiben tuğladan silindirik gövde şerefe altına kadar açık yeşil sırlı tuğla baklava motifleri teşkil edecek şekilde işlenmiştir. Şerefe üçgen çıkıntılarla genişleyerek gayet sade korkuluklarla çevrilmiştir. Şerefe üzerinde daha ince olarak yükselen minase sivri konik bir külah ile nihayete ermektedir.

Camiin kuzeybatı köşesinde yer alan minarenin kaidesi önünde Osmanlılar devrinde yapılmış olduğu anlaşılan bir çeşmesi bulunmaktadır. Sivri kemerli kurna aynası olan çeşmenin yapılışına ait hiç bir kitabesi yoktur.

İç mekanda ahşap sütunların teşkil ettiği kıbleye dik 9 nefli olan camiin her nefi altışar bölüm meydana getirmektedir ki toplam olarak 40 sütunlu ve 45 bölümlüdür. Muntazam silindirik ağaç sütunların Üzerlerinde bazan sütuna yekpare ve bazen de parçalı olarak yapılmış ahşap sütun başlıkları yer alır. Cami içindeki bu sütun başlıklarının hepsi aynı şekilde olmayıp, bazısı gayet sade bazısı mukarnalı olarak yapılmışlardır. Diğer bir kısım sütun başlıkları ise daha zengin işlemiş olup sanatkarane bir işçilik göstermektedir. Zengin stalaktitli olan bu sütun başlıklarının bir kısmı yekpare olmasına mukabil gene bir kısmı oyularak çakılmış küçük parçalardan meydana gelmiştinki, bunların sonradan yapıldığı zannedilmektedir.

Camiin bütün sütun başlıkları üzerinde impost şeklinde yontulmuş ağaç destekler ve bu destekler üzerinde kuzey – güney istikametinde uzanan ağaç kirişler yer alır. Üst örtüsü, içten tamamen ahşap olup, kıbleye dikey olarak uzanan kalın kirişler üzerine birbirine paralel konulmuş yuvarlak ağaçlardan meydana gelmektedir. Bu ağaçların alt yüzeylerinde aşı boyalı yaprak resimleri gibi nakışlar bulunur.

Caminin kuzey tarafında iç mekanın yarı yüksekliğinde, bütün kuzey duvar boyunca ahşap mahfil uzanmaktadır. Son tamiratlarla korkulukları tamamen yenilenmiş olan mahfile, kuzeydeki giriş kapısına kadar devam eden ve giriş kapısı yanında yer alan ahşap merdivenle çıkılır.

Kıble duvarı ortasında gayet güzel Selçuklu işçiliği gösteren taş mihrap yer alır. Dikdörtgen şeklindeki mihrabın orta kısmında gene dikdörtgen olarak mihrap nişi açılmış olup, niş kavsarası mukarnaslarla yukarı doğru daralır. Mihrap nişinin tam üzerinde ve nişin üç tarafında iki kitabe vardır. Ayet-el Kürsi olarak yazılmış olan bu kitabede ayrıca şu cümle okunur: «Büyük Serhat zamanında fakir köle Sivastos’un oğlu Ali Bey, Mahmut’un oğlu Hacı Murat- Burada yazı ustasının işaretleri de olup mihrabın Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus tarafından yaptırıldığı sanılıyor.

Kıble duvarına bitişik olarak ve mihrabın sağında yer alan ahşap minber bu gün tamamen yağlı boya ile boyanmış olmasına rağmen Selçuklu ağaç işçiliğinin güzel örneklerindendir. Ajurlu olarak işlenmiş minberin merdiven korkulukları geometrik düzende, merdiven altındaki Üçgen pano ise geometrik geçmeler halindedir. Minber kapısı üzerinde de tekrar küçük bir kitabe bulunur. Bu kitabe de:

Büyük vezirler sülalesinden büyük devlet adamı Nusratu’d Devle ve’d-Din Ahmet – Allah onun yardımcılarını aziz kılsın – saltanatı zamanında 742 senesi muharreminde bu cemaatı toplayan mescidin imarına Allahu Teala’nın rahmetine muhtaç kulu merhum Muzafferuddin oğlu Mugisüddin Emir İsa muvaffak oldu.

Afyon UlucamiiMurat KAYA