Ulucamii

Ulucami, Şehrin ortasında, 20 kubbesi, büyük iki minaresi, beyaz rengi ile heybetli duran camidir. Herbiri dört köşeli olmak üzere 12 ayak üstünde, hemen hemen birbirine eşit kubbelerinden ortadakinin üstü camlı, altında büyük şadırvan onun etrafı maksurelerdir. Mihrab ve batı minarenin önündeki kubbe kasnaklarının altındaki pandantifler orijinaldır. Mihrabın zinetli yazıları, stalaktidleri güzeldir. Üzeri siyaha boyanmış ceviz ağaçından pek zarif oymalarla yapılmış olan minberin dünyada eşi yoktur, kapısı üstündeki kitabesinin tarihi 802 H. (1398) dir. Yıldırım Bayezid’in emri ile yapıldığını ifade eder, sanatkarının imzası sağ kenarındadır. Müezzin mahfili 956 H. (1549) da yapılmış, Yenişehirli şair Rahmi Civan’ın tarih manzumesi merdiven altında ayak üzerine yağlı boya ile yazılmıştır. Yekpare mermerden olan taş kürsü 1231 (1815) de yapılmıştır. Batı minaresi çift yolludur biri cami içine diğeri dışarı açılır, kütüğünün dış yüzündeki kitabe minarenin Yıldırım Bayezid’in emri ile yapıldığını bildirir. Daima açık duran üç kapıdan doğudakinin kanatları minber yapısındadır. Avlu kapısının doğusundaki saatı Bursalı Hafız İbrahimin 1241 (1825) de yapmış olduğu üzerinde yazılıdır. Hünkar mahfelinin altı Ulucami kütüphanesi idi. Sabit veya levha olarak 192 tane yazı vardır. Hepsi meşhur hattatların eseridir. Hiç bir camide böyle yazı şaheserleri bu kadar toplanmış değildir. Batıdaki büyük tuğra bir hadistir, tarihi 1192 H. (1778) dir. Cezayirli katipzadenin yazısıdır. Hünkar mahfelinde altınlanmış (Ve iza hakemtüm) levhası Sultan Mahmud II nin eseridir. Diğer yazılar Mehmed Şefik, Abdülfettah gibi sanatkarların eserleridir. 300 sene önce de böyle yazılarla süslü imiş.

Camii Yıldırım Bayezid yaptırmıştır. İnşa 1399 da bitmiştir.

Açılış töreninde Molla Fenari ve Emir Sultan da bulunmuşlar. İlk imamlığını Somuncu Baba (Şeyh Hamid) yapmıştır. Mimarı Ali Neccar olacak. Yıldırım Niğbolu savaşında aldığı ganimet mallarını buraya harcamış. Timur Orduları Bursa’yı istila edince Ulu camii ahır yapmışlar, giderken de yakmışlardır. Carniin önemli tamiri 1854 depreminden sonra yapılmıştır o tamirde usta ve amele masrafı hariç 9 yük kuruş harcanmıştır. (bir yük yüz bin kuruş veya akçe eder)

Minarelerin külahları ahşap ve kurşun örtülü iken 1889 yangınında yanmış, sonra bugünkü kagir şekle sokuluştur. Camiin ilk inşası bittikten sonra Beyşehirlilerin gelip, cami civarına yerleştikleri anlaşılıyor. Cami avlusunda üç şadırvan vardır. Yanlardaki iki büyüğün mimari kıymeti yok, ortadaki zariftir. Vali Münir paşa tarafından 1313 H. (1895) de yapıldığı kitabesinden anlaşılıyor. Doğu kapısının önünde Homdi Hatun medresesi vardı. Bu hatun çelebi Sultan Mehmed’in torunudur, medresenin tarihi 892 H. (1486) dır. Kitabe taşı müzededir. Musalla taşlarının karşısında da Esediye medresesi vardı, şimdi yaptıran Arslan bey oğlu Hacı Ivaz’ın mezarı oradadır.

Kazım Baykal Bursa ve Anıtlar 1950

UlucamiiMurat KAYA