Karatay Han

Han Kayseri’nin yaklaşık olarak 40 kilometre kadar doğusunda Kayseri-Malatya- Kahramanmaraş yolu üzerinde yer alır. Kervansaray, bir köy içine inşa edilmiştir. Köyün güneyinde hafifçe eğimli bir alandadır. Kervansaray adını banisi Selçuklu veziri Celaeddin Karatay’dan alır. Karatay ve Karadayı Kervansarayı gibi isimlerle de anılır. Yapı kitabesine göre 1235-1241 yılları arasında inşa edilmiştir.
Anadolu Selçuklu hanları içinde belki de en iyi korunmuş yapılardan. biridir. Bu yapıyı önemli kılan nedenlerden bir diğeri de Selçuklu dönemi hanları içinde vakfiyesi olan bir han olması. Bu vakfiyede kervansarayın nasıl kullanıldığı, mekanlarının nasıl işlevlendirildiği ve yöneticileri hakkında bilgiler yer alıyor.
Yapının inşasına Alaeddin Keykubat zamanında başlanıldı, oğlu Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında da tamamlandı. Barınak kısmı olarak kullanılan kapalı kısma giriş kapısının üzerindeki kitabede vezir Celaleddin Karatay’dan bahsedilemeden, doğrudan Sultan Alaeddin Keykubat’ın adı verilir. Açık bölüm olan, servis mekanına giriş üzerindeki kitabede ise Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in ismi geçer. Yapının inşa süreci ile ilgili bazı efsaneler de üretilmiştir. Hayır ve hasenat sahibi birisi olarak tanımlanan Karatay’ın, özellikle üç kardeş yönetimi altındaki dönemde devletin varlığının devamı için önemli gayretleri oldu.
Kaliteli figüratif süslemeleriyle dikkati çeken bir yapıdır. Özellikle yapının giriş koridoruna açılan eyvan üzerindeki hayvan kabartmalarının Selçuklu sanatı içinde değerli bir yeri vardır. Kervan yolları üzerinde kurulu bazı kasaba ve köylerin 13. yüzyılda ticaret işlevli yerleşime dönüştüğü anlaşılmaktadır. Karatay Hanı inşa edilmeden önce burada olduğu bilinen bu köy, Selçuklu döneminde uluslararası ticaret noktalarından biriydi. Hanın konumu, farklı yönlerden gelen kervanların Kayseri’ye ulaşmadan önce toplandıkları yer olması nedeniyle önemliydi.
Yapı kapalı bölüm (barınak) ve açık avludan (servis) oluşan bir plana sahiptir. Kapalı bölüm, açık avlulu kısma göre daha küçük ölçekli olarak yapılmıştır. Bu plan özelliği ile Anadolu’da 13. yüzyılda inşa edilmiş sultan hanları plan özelliğini göstermektedir. Yapının planı, küçük bazı farklar göz ardı edilirse özellikle Kayseri Sultan Hanı’na çok benzemektedir.
Yapı dıştan kütleli kale görünümünde heybetlidir. Cepheler; altı köşe kulesi on iki yan kule ile desteklenir. Özellikle bu kuleler hana bir kale görünümü verir. Taçkapı dışında yapının doğusunda hamamın külhanına açılan bir kapısı daha bulunur.
Kervansarayın servis bölümü olan açık avlulu kısmına dar kuzey cephenin ortasında yer alan bir taçkapıdan geçilerek girilir. Üzeri sivri beşik tonozla örtülü eyvan şeklindeki bir koridor, avluya açılır. Koridorun doğusunda mescidi, batı tarafında ise çapraz tonozu bir eyvan içinde türbesi bulunur. En tepede mukarnas sırasının içindeki 17 çerçeve içerisine birer hayvan figürü yerleştirilmiş. Eyvanın yan tarafında bulunan bir koridor ise bu bölümün arka tarafındaki odalarla ilişki içindedir. Girişin sağında kalan odalardan ilki hancının kullandığı mekandır. Koridorun devamında yer alan odalar, hanın mutfak ve depolarına açılır.
Avlunun batı yüzünde çift ayak sırasıyla desteklenmiş ve avluya doğru yönelen sivri beşik tonozla örtülü revaklı bölüm yer alır.
Avlunun doğu yüzünde belirli aralıklarla yerleştirilmiş kapıları doğrudan avluya açılan sivri beşik tonozla örtülü küçük odalar bulunur.. Bu yüzün güney ucundaki dar koridor, koridorun sonundaki tuvalete ve bitişiğindeki hamama bağlanır. Bu dar koridor üzerinde küçük bir çeşme olduğu ve bu çeşmenin koridora girişin hemen başlangıcında yer aldığı anlaşılıyor.
Avlunun güneydoğu köşesinde yer alan hamam birbirine içten bağlantılı üç küçük kubbeli kare mekandan oluşur. Hanın kapalı bölümü kuzey-güney doğrultusunda uzanan beş sahınlıdır. Ortadaki sahın yan sahınlardan yüksek ve geniş tutulmuş. Sivri beşik tonozla örtülü yan sahınlar, merkezdeki sahına dik olarak uzanan yedi bölümlüdür. Girişten sonra barınak kısmını boylu boyunca kapsayan orta sahının her bir tarafındaki sahınlar ikişer ayak sırasıyla destekler. Orta sahnı dik kesen dördüncü sıradaki tonozla aynı seviyede bir aydınlık feneri görülür. Sekizgen bir kubbe kasnağına geçişte kullanılan pandantifler mukarnaslıdır. Kubbe kasnağı üzerinde dört yöne bakan birer mazgal pencere içeriye ışık sağlar.
Kapalı bölüm, doğu cephede dört batı cephede de üç olmak üzere toplam yedi pencereyle aydınlatılır. İçten doğu taraftaki pencere seviyesinde duvarlarda yer yer açılmış diş izleri görülür. Bu izlerin üzerinde başlayan mazgal pencerelerinin içinde de baca benzeri birer delik çatıya doğru uzar. Baca olan bu açıklıklar hanın sonraki dönem kullanımları sırasında, pencerelerin ocak şekline dönüştürülmesi esnasında kullanılmış olmalı. Pencerelerden birisinde halen bu ocağa ait izler de görülebilir. Bu durumda yapının yine geç dönem kullanımı sırasında kapalı bölümünde bir asma kat oluşturulduğu anlaşılır.
Yapının süslemeleri daha çok taçkapılarında, türbe cephesinde, çörtenlerde toplanır. Her iki kapı da zengin geometrik örgülerle dekore edilmiştir. Kapı açıklığındaki mukaranas kavsaraları son derece zengindir. Ancak süsleme içinde geometrik örgü dışında bitkisel ve hayvan figürlü süsleme özelikle dışarıdaki taçkapı üzerinde görülür. Burada burç tasvirlerine yer verilir. Çörtenlerde boğa ve insan figürleri seçilirken, özellikle türbenin eyvan alınlığı süslemeleri bakımından çarpıcıdır. Burada figüratif süslemeler, bitkisel ve Rumi karakterli süslemeler işlidir.
Giriş eyvanının avluya bakan yüzüne, düğüm yapmış bir tarzda karşılıklı iki ejder yerleştirilmiştir.

Karatay HanMurat KAYA