Haseki Camii

Fatih Haseki’ de, Avratpazarı’ nda yer alan külliye Haseki Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. 1538- 1551 yılları arasında inşa edilen yapılar topluluğunun inşaasına önce tek kubbeli küçük bir cami ile başlanır. Bir yıl sonra klasik bir medrese ve sıbyan mektebi eklenerek büyütülür. Mimar Sinan, Şehzade Külliyesi’ni tamamlamadan ve Süleymaniye Külliye’ sine başlamadan hemen önce bir aşhane ve darüşşifa inşa ederek külliye yapılarını tamamlar.

Evliya Çelebi “Şehzadeler annesi Haseki Sultan Camii” dediği yapıyı şöyle anlatır:

“Avratpazarı’nda kıymetli bir camidir ki benzersizdir, ama başka camiler gibi büyük değildir. Bir minareli ve bir katlı aydınlık camidir. Bir imareti, aşevi, akıl hastalarının tedavi edildiği tımarhanesi, bir medresesi ve bir sıbyan mektebi ile mamur bir nurlu camidir. Padişah Süleyman Han’ın incelik ve zariflik tabiatlarındandır ki Haseki Sultan hayratını Avratpazarı’nda yaptırmışlardır.”

Bu külliyenin Avratpazarı’nda yapılmasını Kanuni’nin karısına gösterdiği bir incelik olarak aktaran Evliya Çelebi haksız sayılmaz. Avratpazarı satıcıları ve alıcıları çoğunlukla kadınlardan oluşan, haftada bir gün kurulan eski bir semt pazarıdır. Pazartesi günleri faaliyet gösteren Avratpazarı, Bizans döneminden kalma Arkadios Sütunu’nun yakınında kurulduğundan, bu tarihi eser de “Avrat Taşı” olarak adlandırılır. Kadınların uğrak yeri olan bu hareketli bölgeye Haseki Külliyesi’nin yapılması ve onlara hizmet vermesi inceliğin ötesinde anlamlıdır. Günümüzde Arkadios Sütunu’ndan geriye sadece kaidesi kalmış, 19. yüzyıla kadar süren pazar geleneği ise sona ermişse de bölge bugün hala Avratpazarı olarak anılmaktadır.

Külliyenin özgün küçük camii, Çinili Köşk’te saklanan çini kitabesine göre 1538’de yapılır. Cami 17. yüzyılda aynı büyüklükte ikinci bir kubbeli hacimle büyütülür ve bugünkü halini alır. Mimar Sinan, külliye yapılarını birbirleriyle açı yaparak yerleştirmiş, arada kalan dar geçitleri ve boşlukları organik bir yaklaşımla ele almış, zengin perspektifler yaratmıştır. Mimar Sinan’ın genç yaşında yaptığı bu külliye onun farklı düşüncelerinin ve olgun çözümlerinin yolun başında şekillenmeye başladığını gösterir. Yapılar topluluğundaki detaylar Sinan’ın takip eden dönemlerde yapacağı işlerin habercisi gibidir. Örneğin darüşşifa eyvanlarının planı ve kubbesi büyük ustanın kubbe çeşitlemelerinin öncüsüdür. Külliyenin en özgün, en güzel ve Doğan Kuban’a göre Osmanlı mimari tarihinde eşi olmayan yapısı da bu darüşşifadır. Külliyenin diğer yapılarının aksine kuzeyden ilginç bir girişle geçilen sekizgen planlı açık bir avlu etrafında düzenlenmiştir. Kubbe ile örtülü mekanlardan oluşan bir kompozisyonun ulaşabileceği esnekliğin ve Mimar Sinan’ın mekan düzenleme dehasının en güçlü örneklerinden biridir.

İstanbulun 100 Mimar Sinan Eseri

Haseki CamiiMurat KAYA
  • 0
  • 3.2 K