Hadım İbrahim Paşa Camii

Bu cami güzellik itibarile İstanbul’un en değerli mabedlerinden birisidir. Mimar Sinan’ın eli değen her eserdeki hususiyetlerden bu camiin de büyük bir hisse aldığı görülür. Hadım Ali Paşa bunu yaptıracağı zaman yerini çok iyi seçmişdir. Silivrikapı vaktile İstanbul surlarının en işlek bir yolu idi. Rumlar buraya Ayazma kapısı adını vermişlerdi, Balıklı Kilise ve Ayazması bu kapı ile karşı karşıya gelmekte idi. Her sene paskalyayı takib eden ilk cuma günü bütün Rumlar ve bunlara tebean birçok hastalar Balıklı Ayazmada’ki Balıklı havuzun suyundan şifa niyeti ile içmeye koşarken bu kapıdan geçerlerdi. Ayazmadaki havuzda an’ane ile beslenen küçük balıklar dolayısile burası Balıklı Kilise adı ile anılıyordu. Hatta İstanbul İmparatoru Kostantin’e izafetle halk arasında bir de balık hurafesi mevcuddu. Güzergahta bulunan Silivri kapının üstünde ve iç kısmında tellerle asılmış beş parça balık kemiğinin orada bulunması bu kapının Balıklı Kilise ile manevi bir bağlantısını ifade etmektedir. Balıkçılar taraından avlanmış bir deniz aygırının kemikleri balıkhanede teşhir olunmakta iken sonradan balıkçı Rumlar bu kemikleri oradan alarak buraya getirip asmışlar ve akıllarınca Balıklı Kilise ile balıklı kapıyı birbirine bağlamışlardır. Çürümüş ve sünger haline gelmiş bir canavar kemiğinin beş parça olarak hala orada sallanmasına ve halk arasına hurafeler saçmasına gülünür.

(1) Son İmparator Konstantin’in önünde balık kızartılıyormuş, İstanbul’un Türkler tarafından alınması tehlikesi ortaya sürülürken Konstantin: Şu kızaran balıklar tavadan sıçrarsa o zaman İstanbul elimizden çıkar, demiş. Biraz sonra balıklar canlanıp tavadan sıçrayınca İstanbul’un Türkler tarafından alındığı, Konstantin’in de keramet gösterdigi anlaşılmıştır. Bugün Ayazma havuzundaki yüzmekte olan dört balığın o balıklar neslinden olduğu iddia edilmektedir.

Silivri kapı daha birçok tarihi hadiselerin cereyan sahnesi olmuşdur. (H: 915 – M: 1509) yılında vukua gelen büyük yer sarsıntısında bu kapının yıkıldığını ve ayni sene içinde tamir edildiğini yukarısındaki mahkuk şu farsça kıt’adan öğreniyoruz:

Kapıdan girilince sağ yanındaki kal’a duvarına zincirlerle asılmış büyük bir gürzün altında hakkedilmiş bir kitabe ile de (H: · 1050 – M: 1640) yılında o civarda cereyan etmiş başka bir hadiseye ima edilmekte ise de gürzün sahibi Pehlina İdris’in adından başka vakayı aydınlatacak bir kaynak elde edilememişdir. Vaktile pek mamur ve bir çok medeni eserleri ile meşhur olan Silivri şehrine giden caddenin mebdei olması itibarile de bu kapı ehemmiyetini arttırmakta ve Silivri kapı adını almakta idi. İşte böyle işlek bir kapıdan içeriye girer girmez bütün ihtişamı ile göze çarpan bir camiin yerini seçerken mimarı Koca Sinan’ın da reyi alındığı seziliyor. Camiin geniş bir avlusu ve bu avlunun üç kapısı vardır. Silivri kapıya bakan kapının üstünde Şair Kandi’nin üç beyitli şu kıt’ası görülür:

“Hamdulillah buldı bu cami mahalinde vuku
Hüsni hayrile olur mamur cün dünya evi
Eyledi düsturu sahip madelet ikbal ile
Bu mualla camii avneyleyüp hayyi kavi
İzzeti tazim ile Kandi dedi tarihini” H 958

Şekercilikle meşgul olduğu için Kandi mahlasını alan Bursa’lı bir şairdir. Eyüb’de Nişancı Mescidi hariminde gömülüdür, Ölümü (H: 962 M: 1554) yılındadır.

Sağlığında her gün köpeklere ekmek doğrar ve eline geçen yiyeceği önlerine atarmış. Öldüğü zaman bu köpekler aylarca mezarı başından ayrılmamışlardır.

Bu avlunun bir kısmına sonradan ölü gömülmüş bir kısmı da yakınlarda şunun bunun eline mülk ittihaz olunmuştur. İstanbul’un büyük camileri gibi dört yanı revaklarla çevrilmiş ikinci bir avlusu yoktur. Yalnız son cemaat yerindeki kubbeli revaklar camiye başka bir revnak vermektedir, Altı mermer sütuna istinad eden beş kubbeden birisi diğerlerinden geniş, ve biraz kabarıkçadır, Yalnız bu kubbenin dört yanındaki ve hassaten altı mermer sütunun başlıklarındaki istalaktikler müstesna bir nefasete haizdir. Asıl camiin bir kapısı vardır. Bu kapının kanatları oyma ve geçme sureti ile vücude ettirilmiştir. Hendesi hatlar arasında ince çiçekler işlenmiş ve her iki kanadın orta yerlerin dairevi birer fildişi geçirilmiş, ve bunların teyzinatına da çok itina edilmiştir.
Kapının üsıündrki ıa, üzerine yine Kandi’nin şu üç beyitlik tarih kıtası mahkuktur.

“Asafı pak din İbrahim
Ki anındır Binayı hayrşiar
Hamdulillah tamam olup tarih
Camii ile şeref bu rahgüzar
Dedi Kandi bu camie tarih”

Bu kitabenin her iki yanına kelime-i tevhidin birer cüzü yazılmıştır.

Revaktaki pencerelerin üzerinde lacivert zemine beyaz yazı ile çini levhalar mevcuttur.

Silivri Kapıda Hadım İbrahim Paşa Camii

ABDÜLKADiR ERDOGAN

Türk ve İslam Eserleri Müzesi Direktörü

Hadım İbrahim Paşa CamiiMurat KAYA