Davutpaşa Camisi

DAVUD PAŞA KÜLLİYESİ Cerrahpaşa ile Kocamustafapaşa semtleri arasında Davud Paşa Mahallesi’nde bulunan cami, tabhane, medrese, mektep, türbe ve çeşmeden meydana gelen külliye. II. Beyazid’in vezirlerinden Derviş Davud Paşa (ö. 1498) tarafından 890/ 1485’te yaptırılmıştır.

Cami: Külliyenin esas unsuru olan Davud Paşa Camii, İstanbul’u tahrip eden zelzele ve yangınlarda büyük ölçüde zarar görmüştür. 28 Haziran 1648 zelzelesiyle ilgili olduğu sanılan bir belgede camide “mihrap sofasının kubbe ve duvarı müceddeden yapılmağa muhtaç” olduğu işaret edilmektedir. İstanbul’u geniş ölçüde tahrip eden 1766 zelzelesinde tekrar zarar gören Davud Paşa Camii, Hassa Başmimarı Tahir Ağa nezaretinde hassa mimarlarından Abdullah ile İsmail tarafından tamir edilmiştir. 24 Temmuz 1782′ de şehri baştan başa harap eden yangında Davud Paşa Camii de yanmıştır. 1894 zelzelesinde ise son cemaat yeri bütünüyle çökmüştür. Cami 1945- 1948 arasında Ekrem Hakkı A yverdi tarafından ve 1960’ta da Vakıflar Genel Müdürlüğü eliyle tamir ettirilmiştir. Bu tamirlerde 1894 zelzelesinden beri yıkık olan son cemaat yeri kubbeleri ihya edilmiş, mihrabı da yeniden yapılmıştır.

Davud Paşa Camii, Osmanlı mimarisinde “tabhaneli cami” veya “zaviyeli cami” denilen, esas ibadet mekanının iki yanında “ayende ve revende”ye mahsus (misafir) odaları bulunan tipin örneklerindendir. Dış cepheleri kesme taş kaplamalı olan Davud Paşa Camii’nin baklavalı başlıklı, altı granit sütuna dayanan sivri kemerler üstündeki beş bölümlü son cemaat yeri beş kubbe ile örtülüdür. Taç kapı nişinin yarım kubbesiyle (kavsara) çift renkli geçmeli taşlardan yapılmış olan kapı kemerinin arasına yerleştirilmiş dört beyitlik Arapça kitabesi vardır.

Cami içten 18,30 m ölçüsünde kare bir mekandan ibarettir. Oldukça büyük olan kubbe yuvarlağına kareden geçiş, köşelerde çok zengin mukarnaslarla süslü tromplarla sağlanmıştır. Cami kubbesinin her büyük zelzelede hasar gördüğü göz önüne alınırsa bu kadar geniş çaplı kubbenin baskısının yeterli derecede ustalıkla karşılanmadığı anlaşılır. Üstü bir yarım kubbe ile örtülü mihrap, kiliselerde olduğu gibi dışarı taşkın beş cepheli bir çıkıntının içindedir.

Ana mekanın yanındaki tabhane odalarının her biri birer kubbe ile örtülüdür. Bunlardan son cemaat yerine komşu olanların birer kapalı avlu gibi düşünüldüğü, yan cephelerinin kemerle eyvan gibi dışarı açılmasından anlaşılır. Gerçek misafir mekanları ocaklı, dolaplı kıble tarafı odalarıdır. Caminin sağ köşesine bitişik olan minare, kürsü ve pabuç kısımlarında 15. yy özellikleri göstermesine karşılık bunların üstünde birdenbire incelen gövdesiyle geç bir döneme işaret eder. Minarenin şimdiki biçimi ve bilezikli şerefe çıkmaları ile 1766 zelzelesinden sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Minarenin cami gövdesiyle birleşmesindeki güzel kemer değişik ve mimari çözüm olarak değerli bir unsurdur. Caminin gösterişsiz bir minberi vardır. İçinde ise görünürde bir süsleme bulunmamaktadır. Bugünkü şadırvan, eski şadırvanın temeli üzerinde son yıllarda yeni olarak yapılmıştır.

Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi – Semavi Eyice

Davutpaşa CamisiMurat KAYA