Altınapa

Han, Konya-Beyşehir yolu üzerindedir. Bu yol Konya’dan Kubadabad ve Antalya’ya ulaşır. Konya’ya yaklaşık olarak 15 kilometre uzaklıktadır. Bu yol üzerinde önceki kervansaray, Kuruçeşme Hanı; sonraki han ise Dibi Delik Hanı’dır (Hoca Cihan Hanı). Yapı bir tepenin güney yamacı üzerine kurulmuştur. Hanın hemen önünden Başara Su’yu akıyordu. 1967’de bu çayın üzerine yapılan Altınapa Barajı sebebiyle kervansaray baraj suyu altında kalmıştır. Suyun azaldığı yaz aylarında kervansaray ortaya çıkar. Yapının ana taçkapısı ve kapalı bölümün taçkapısı üzerindeki kitabeleri kayıptır. Bununla birlikte kervansaraydan bahseden bir vakfiye bulunmaktadır. Şemseddin Altınapa’nın 1202 tarihli vakfiyesinde hanın ismi geçer. Bu durum dikkate alındığında kervansarayın 13. yüzyıl başında inşa edilmiş olması olasıdır. Hanın inşasında kaba yonu taşı ve devşirme malzeme kullanılmıştır.
Özellikle barınak kısmının desteklerinde Bizans dönemi pencere lentolarından sütun şeklinde yararlanılmıştır. Plan olarak servis (açık) bölümü ile barınak (kapalı) kısmından oluşur. Kapalı olan barınak bölümü ile servis (açık) bölümü ölçü olarak bir biriyle yaklaşık eş büyüklüktedir. Kapalı bölüm, ikişer ayak sırasıyla üç sahınlı olarak düzenlenmiştir. Ortadaki sahın daha geniş ve yüksektir. Sahınların üzeri doğu-batı yönünde uzanan sivri beşik tonozlarla örtülmüş ve tonozlar ayak hizasında birer kemer ile takviye edilmiştir. Her bir ayak sırasında dörder kare ayak ve bunlara orta sahın yönünde bitişik Bizans dönemi devşirme pencere lentolarına ait parçalar yer alır. Bu haliyle barınak bölümü, Kızılören, Kuruçeşme ve Dokuzun Hanlarıyla benzerlikler göstermektedir.
Avluya girişi sağlayan taçkapı ve onun bitişiğinde olduğu bilinen köşk mescit günümüzde tamamen yıkılmıştır. Eski fotoğraflardan köşk mescidin tıpkı Kızılören Hanı’nda olduğu gibi giriş bölümünde olduğu anlaşılmaktadır. İki katlı olan mescidin üst katına hanın doğu cephe duvarına bitişik olarak yükselen bir merdivenle ulaşılıyordu. Mescidin alt katı eyvan nişi şeklinde düzenlenmiştir. Burasının Alara Hanı’nda da olduğu gibi bir çeşme eyvanı olması olasıdır. Sivri kemerli derin olamayan bir niş şeklinde olduğunu düşündüğümüz taçkapı kapalı bölümün taçkapısıyla benzer özellikler taşıyordu. Kapıdan geçildikten sonra üzeri sivri beşik tonozla örtülü eyvan şeklinde bir koridor avluya doğru yönelmektedir. Koridorun kuzey ve güneyinden birer kapı bu eyvan şeklindeki mekana açılır. Bunlardan güneyde olanı içten birbiriyle irtibatlandırılmış iki bölümden oluşurken, güneyde tek bir kare planlı oda bulunur. Bu mekanlar hancının kullandığı mekanlar olması olasıdır. Avlunun kuzey yüzünde eşit bölümlerden oluşan altı kare formlu oda bulunuyordu. Odaların üzeri, doğu-batı doğrultusunda uzanan tek bir sivri beşik tonozla örtülmüştür. Bu odalar birer kapıyla avluyla irtibatlandırılmışken, kuzey cephe duvarı üzerindeki küçük birer mazgal pencere ile de aydınlatılmıştır. Avlunun güney kanadında ise beş sivri kemerle avluya bakan revaklı bölüm bulunuyordu. Avlunun batı yüzünde, derin olmayan bir niş şeklinde çıkıntı yapan taçkapı iki devşirme pencere lentosuyla taşınan bir sivri kemerli açıklığa sahiptir. Kemer açıklığın ortasındaki kitabe yeri bugün boştur. Üç sahınlı kapalı bölümde, orta sahın da ayaklar arasında kalan bölüm seki olarak düzenlenmiştir. Ancak seki toprak ve sualtında kaldığı için bugün görülmemektedir. Yapıda önemli bir süsleme elemanı görülmez. Yapının birçok kısmında Bizans dönemi devşirme yapı malzemesi kullanılmıştır. Yapı günümüzde yaz ayları haricinde diğer mevsimlerde Altınapa Barajı’nın suları altındadır. Sadece kapalı bölümü günümüzde rahat algılanabilir.

AltınapaMurat KAYA